Bazen hayat, kapısında ışığı yanan uzun bir koridordur: memurun bitmeyen sorusu, panjurların rüzgârla takırtısı, iğde kokusu, bir cenaze avlusunun uğultusu, konuşan eşyaların sitemi…
Soli Deo Gloria, gitmekle kalmak arasında sallanan anları, bir serçe parmağın inadı kadar küçük ama kaderi değiştiren ayrıntılarıyla yakalıyor. Şehrin taşına sinmiş sesler, otobüs lambalarının loşluğu, bir mahallenin dayanışması ve yalnızlıkları... Hepsi bu bekleyişte buluşuyor.
Dilek Çınar, ince mizahla sızıyı yan yana getiriyor; ikiyüzlülüğe karşı şefkatli ama tereddütsüz bir bakış, inançla özgürlüğün, evle dünyanın gerilimini taşıyan bir dil kuruyor. Koku, ses ve dokuyu neredeyse elde tutulur kılan ayrıntılarla şehrin belleğini ete kemiğe büründürüyor; eşyaları konuşturup suskunları işittirirken, okuru kendi hayatının sessiz odalarına buyur ediyor.
Çünkü bazen beklemek; geç kalmak değil, kendine açılan kapının önünde durmaktır.
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!
Tavsiye Ürünler